Kıbrıs Sorununun Kökeni

1397 yılında Balkan Yarımadası’nın fethini tamamlayan Yıldırım Beyazıt Bizanslıların elinde bulunan Yunan Yarımadası’ndaki Selanik Teselya Atina ve Mora’yı Osmanlı hegemonyası altına almıştı. Osmanlılar 1402 Ankara Savaşı’nda Timurlenk’e yenilince bunu fırsat bilen Bizans İmparatoru Emanuel bu toprakların yeniden Bizans derebeyleri hakimiyetine girmesini sağladı.
1430′da Selanik 1431′de Yanya 1446′da Korent kalesi ve Patras İkinci Murad tarafın fethedilince Yunanistan ikinci kez Türk hakimiyetine girdi. Ancak yönetimi yine Bizans prenslerine bırakıldı.
Bizans 1453′de Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle birlikte yıkılınca Bizans İmparatorluğunu bir Helen İmparatorluğu olarak kabul eden Yunanlılar büyük bir travma yaşadılar.
Fatih Sultan Mehmet Mora Yarımadasındaki eski Bizans prenslerinin kendi aralarındaki çekişmelere son vermek için 1458′de ordusuyla yeniden Mora’ya girdi ve yarımadayı üçe böldü. Buna göre; Patras Korent ve Mora’nın kuzeyi Osmanlıların doğrudan idaresinde kalacak diğer bölgeler de iki Bizanslı kardeş tarafından yönetilecekti.
Bizans prenslerinin 1459′da yeniden ayaklanmaları üzerine 1460′da tekrar Mora üzerine yürüyen Fatih bütün yarımadayı işgal ederek doğrudan Osmanlı yönetimine bağladı.
Böylece Yunanistan’ın son ve kalıcı fethi Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilmiş oldu. 1461′de ise Trabzon Grek Devleti’ni (Pontus Rum Devleti) ortadan kaldırdı.
Buna göre Yunanistan Yıldırım Beyazıt’ın 1397′deki fethinden Yunan bağımsızlığına kadar geçen 433 yıl süresince Türk egemenliğinde kalmıştır.
Fatih Sultan Mehmet 1453′de Bizans’ı tarihten sildiği zaman bugünkü Yunanistan sınırları içinde sadece 60 bin Yunanlı yaşamaktaydı. Bunun da çoğu Roma Latin Venedik Frenk Haçlılar ve Cenevizlilerin çiğneyip geçtikleri köleler halinde çoğu çobanlıkla geçinen zavallı insanlardı.(1)
Ahmet Refik’in Charles Seignobos’tan çevirdiği “Medeniyet Tarihi” (1328) adlı eserinin 441. sayfasında şöyle deniliyor: “Ortaçağ’da büsbütün yok olan Grek Ulusu Osmanlıların egemenliği altında yeniden ortaya çıkmıştı. Grekler Yunanistan’da bulunan Slavlarla Arnavutları da yavaş yavaş Grekleştirdiler. Bunun üzerine Grekçe konuşan bir ulus meydana gelmişti.”
Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet Yunan Yarımadası’ndaki tüm diğer işgalcileri kovarak Türk idaresindeki 433 yıl içinde engin hoş görüsüyle bir Yunan ulusunun doğmasına kültür ve ekonomilerinin gelişmesine imkan yaratmıştır.
Kendilerini dünya edebiyatı kültürü sanatı ve bilimin öncüleri sayan Yunanlıların 433 yıl Türk egemenliğinde kalmış olmaları Bizans’ın Türkler tarafından yıkılması ve hala “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul’un Türklerin elinde olması onların psikolojilerinde olumsuz bir şekillenmeye neden olmuştur.
Başta Ruslar olmak üzere İngiliz ve Fransızlar Osmanlı imparatorluğuna karşı sürdürdükleri yayılma stratejilerinde Yunanlıların bu tarihi-psikolojik saplantılarını iyi değerlendirmişler ve yayılmacı Yunan ideolojisi Megalo İdea’yı şekillendirerek onları Türkler üzerine saldırtmışlardır.
Yunanistan küçük bir yarımada devleti olarak büyümesinin Osmanlı İmparatorluğu’ndan (daha sonra ise Türkiye’den) toprak almakla mümkün olacağını düşünmüştür. Rusya’nın Boğazlar’dan sıcak denizlere inme İngilizler ve Fransızların Akdeniz ve Balkanlarda egemenlik kurma hesapları ile çakışınca stratejik emellerini gerçekleştirmede söz konusu üç devletin her zaman desteğini görmüştür.
Bunlar içinde özellikle Rusya’nın rolü dikkate değerdir.
Rus çariçesi 2. Katerina’nın girişimiyle Avusturya-Macaristan İmparatoru 2. Jasef’le 1789′da yapılan ve “Grek Projesi” adı ile tanınan anlaşmaya göre “Osmanlılar Avrupa’dan çıkarılacak Katerina torunu Konstantin için İstanbul’u Ortodoksluğa geri verecek ve orada bir Grek İmparatorluğu kurulacaktı.”(2) Katerina Kırım’ın Kerson bölgesinde yapılan bu anlaşmada 2. Josef’i “İstanbul Yolu” yazlı zafer takları altından geçirmişti.(3)
Rusya’nın asıl amacı uydu Grek devleti aracılığıyla İstanbul Boğazlarına sahip çıkarak Akdeniz’e inmek ve aynı zamanda bir Akdeniz devleti olmaktı. Rusya sadece bununla kalmamış Rus ordusunda subay olan Yunan kökenli askerleri kullanarak 1769′da 1. Mora ayaklanmasını 1787 Türk-Rus Savaşı sırasında 2. Mora ayaklanmasını ve 1821′de Bağımsızlık ayaklanmasını organize etmiştir.
Yunanistan’ın Osmanlı İmparatorluğu aleyhine yayılma stratejisi Kurtuluş Savaşı’ndan ve daha sonra 2. Dünya Savaşından sonra Türkiye’yi kuşatma stratejisi olarak gelişmiştir. Bu nedenlerdir ki 12 adalar Girit ve Rodos bin bir entrika ile Yunan egemenliğine sokulmuş ve Türkiye bir yay gibi Ege Denizi’nden kuşatılmıştır.
Kuşatmanın Akdeniz’den tamamlanması için Kıbrıs’ın da Yunan egemenliğine girmesi ve yayın Güneyinin de tamamlanması gerekmekteydi. Kıbrıs’ta “Yunan Sorunu”nun temel deneni budur. Yunanistan yayılma stratejisini “Megalo İdea” adını verdiği milli hedef üzerine oturtmuştur.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek patrikliği yeniden kurması ile birlikte Megalo İdea fikri doğmuş ve 2. Katerina’nın “Grek Projesi” ile yürürlüğe girmiştir.(4) Zaman içinde Ortodoks kilisesi Yunanlı yazarlar şairler ve Rusya tarafından beslenen bu fikir 1791′de bir harita şeklinde düzenlenmiştir.
Rigas Ferreros adlı milliyetçi bir Yunanlı şair tarafından 1791′de Bükreş’te hazırlanan ilk Megalo İdea Haritası 1796 yılında Viyana’da basılmış ve daha sonra Yunan yayılmacılığının temel belgesi haline gelmiştir. (Rigas Yunanistan’ın milli şairidir.)
Megalo İdea’nın öngördüğü temel fikir Bizans İmparatorluğu ile Pontus Rum devletinin yeniden ihyası hatta bir Mekadon olmasına karşın ısrarla Yunanlı saydıkları Büyük İskender’in fethettiği tüm yerleri yeniden fethederek Büyük Helen İmparatorluğunun kurulmasıdır. Bu büyük imparatorluğun başkenti de ısrarla “Konstantinopolis” diye adlandırdıkları İstanbul olacaktı.(5)
Megalo İdea haritası içinde yer alan bölgelerin Yunanistan’a katılması daha sonraları kurulan bütün gizli yer altı örgütlerinin hedefi olmuştur.
Örneğin 1814 yılında Rus Çarı 1. Aleksandır’ın yaveri olan Aleksandır İpsilantis tarafından kurulan Filiki Eterya adlı örgütün programında şu hedeflerin elde edilmesi öngörülmektedir.
1. Yunan Ulusuna bağımsız bir ülke sağlamak
2. Batı ve Doğu Trakya ile Selanik’in Yunanistan’a İlhakı
3. Ege adalarının İlhakı
4. Girit ve Rodos Adasının İlhakı
5. Kuzey Epir’in İlhakı (Güney Arnavutluk)
6. Batı Anadolu’nun İlhakı
7. Kıbrıs’ın İlhakı
8. Pontus Rum devletinin kurulması (Karadeniz Bölgesinde)
9. İstanbul’un ele geçirilmesi ve Grek-Bizans İmparatorluğunun kurulması(6)
Megali İdea çerçevesinde hazırlanan bu program doğrultusunda 25 Mart 1821 Yunan İsyanı başlatılmış ve Yunanistan 1830 yılında bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Yunanistan’ın daha sonra yukarıda belirtilen bölgelerin “ilhakı” için uyguladığı Strateji “ENOSİS” sloganı çerçevesinde sürdürülmüştür.
Yunan isyanını hazırlayan Filiki Eterya 6 yıl içinde yani 1820′ye gelindiğinde 17 bini İstanbul’da olmak üzere Balkanlar Avrupa Türkiye Suriye Mısır e Kıbrıs’ta 400 bine yakın üye yazmıştı.(7)
Yunan bağımsızlığının kazanıldığı 1830′da 1 milyondan az nüfusu ve 50 bin km kara civarında toprağı olan Yunanistan Megalo İdea çerçevesindeki yayılmacı politikası sayesinde yüz yıldan az zamanda bugünkü toprakları işgal ederek kat kat büyümüştür. Yunan Başbakanı Kolettis 15 Ocak 1840′da Meclis’te yaptığı konuşmada “Hedefimiz Türkleri Avrupa’dan söküp atmaktır” diyerek bu amacı ortaya koymuştur.
Bugün Yunanistan Kıbrıs’ta “Kuzey Epir” diye adlandırdıkları Güney Arnavutluk’ta Makedonya’da hatta Doğu Bulgaristan’da yayılmacı faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir.
Yunanistan’ın toprak ve nüfus olarak yayılmacısını yıllar itibarı ile gösteren tablo şöyledir:(8)
24 Haziran 1830 Londra Protokolü Eğriboz-Kuzey Sporat Kiklat adaları ve Mora’da bağımsız Yunanistan kuruldu. 47516 km2 13 Ağustos 1914 Londra B. Elçiler KonferansıGökçeada-Bozcaada-Menteşe Adaları-Rodos ve Meis dışında işgal ettiği Yunanistan’a verildi. 108311 Km2 (%22794)
8 Haziran 1865 İstanbul Anlaşmasıİngiltere ile Yunanistan arasında yapılan antlaşma gereği yedi ada Yunanistan’a terkedildi. 50211 km2 (%567) 27 Kasım 1919 Neully Antlaşması Batı Trakya’yı Bulgaristan’dan aldı. 129880 km2 (%27333)
2 Temmuz 1881 İstanbul AntlaşmasıTeselya ile Epir ve Narda’nın bir kısmı Yunanistan’a verildi. 67270 km2 (%4157) Yunanistan İstilası (1922)Yunanistan Batıdan aldığı destek ile Anadolu’yu istila hareketine girişmiştir. Ancak Türk ordusundan aldı acı dersle Anadolu’yu terk etmek durumunda kalmıştır. 24213 km2 (%52448)
30 Mayıs 1913 Londra AntlaşmasıSelanik-G. Makedonya’nın bir kısmı ve Girit Yunanistan’a verildi. 97237 km2 (20464) 10 Şubat 1947 Paris Antlaşması Menteşe adaları ile Rodos ve Meis Adası Yunanistan’a verildi. 251895 km2 (%53012)
10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması Bu Antlaşma ile Epir’in bütün Drama-Kavala ile birlikte güney Makedonya’nın büyük kısmı Yunanistan’a verildi. 102730 km2 (%21620) 1963-1974 Olayları Kıbrıs adasını ele geçirmek ve Enosis’i gerçekleştirmek için Türk toplumuna çeşitli baskılar ve tecavüzler yapılmıştır. Sampson darbesi son adım olmuştur. 261415 km2 (%55016)
YILLAR İTİBARI İLE YUNAN YAYILMACILIĞINI KANITLAYAN TABLO
YIL
NÜFUS
KM2
NEDENİ
1821150000 Mora ayaklanmasını başlaması 1830750000Bağımsız Yunan devletinin kuruluşu1840850244 18531953537475161869145000050211İngiltere 7 Ada’yı hediye etti.18902187000 636062. Abdülhamit Teselya Ovası’nı (13000 km2) ve Narda’yı 1881′de Yunanistan’a terketti. 19072631952633311897 Türk-Yunan Savaşında sınır düzeltmesi yapıldı. 19134699000 120063Balkan Savaşı sonunda Makedonya Epir Trakya Ege Adalarını aldı topak ve nüfusça bir kat büyüdü. 19205016889 150883Sevres Antlaşmasına göre Trakya ve İzmir ilhak edildi. (Venizelos’un Büyük Yunanistan’ı)19225539000 130199Şüpheli bir istatistik19235017000129880Anadolu yenilgisinden sonra Doğu Trakya ve Ege toprakları istatistiklerden çıktı. 19286204684 1300001 221 000 Rum Yunanistan’a 500 000 Türk Anadolu’ya göç etti.19407345000130000 19517632801131944Oniki adayı ilhak etti.19618357526 131944 18 Mart 1961 Nüfus sayımı.19718968000131944Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Megalo İdea’nın Resmen ve açıkça bir milli strateji olarak dile getirilmesi 1844 yılında olmuştur. 1844 yılı Ocak ayında Yunan Meclisinde konuşan Yanni Koletti adlı milletvekili şu ifadeleri kullanmıştır:
“Yunan krallığı Yunanistan değildir. Sadece Yunanistan’ın en küçük ve en fakir bir parçasıdır. Yunanlı sadece krallık ülkesi halkı değildir. İyonya Selanik Serez Edirne İstanbul ya da Trabzon ve Girit Sisam adası ve Yunan tarihine ve Yunan ırkına bağlanan tüm bölge ve yörelerde yaşayan halklardır. Elenizmin iki büyük başkenti vardır. Atina krallığın başkentidir. İstanbul ise büyük başkent tüm Yunanlıların ümit ve hayallerinin kentidir.” (9)
Nitekim 1864′de yapılan Yunan Anayasasında Kral 1. Yorgi’ye “Helenlerin Kralı” adı verilmişti.
18 Ekim 1910′da iktidara gelen Yunan Başbakanı Venizelos ise “Büyük Yunanistan Programı” adını verdiği stratejisinde şu hususları öngörmüştür:
1. Ege Denizi Yunan denizi olacak
2. İki kıtaya uzanan (Avrupa-Asya) ve beş denize açılan Yunanistan kurulacak
3. Bizans-Grek İmparatorluğu yeniden yaratılacak.
Bu çerçevede 1830-1913 döneminde ancak 63 bin km kare olan Yunan toprakları Balan Savaşları sonunda 1913 Bükreş antlaşması ile tam bir kat büyüyerek 120000 kilometrekareye çıktı. Balkanlarda en büyük Türk kendi olan Selanik’i ele geçirdi. 2 milyonluk nüfusu 45 milyona çıktı. Halbuki Balkan Savaşlarından önce Balkanlarda 5 milyon Türk yaşamaktaydı. Venizelos Bükreş antlaşmasından sonra o zamanki İçişleri Bakanı Emanuel Repulis’e “Şimdi artık gözlerimizi doğuya çevirme zamanı geldi” derken hedefi Ege Anadolu ve Kıbrıs’tı.
Venizelos Kral Konstantin’e yazdığı 30 Ocak 1915 tarihli mektubunda “Yunanistan’ın Küçük Asya’da istediği toprakların125000 km kare’yi geçtiğini yani Balkan Savaşı ile bir kat büyümüş olan Yunanistan’a eşit olduğunu” bildiriyordu. Böylece Büyük Yunanistan 250.000 kilometrekareyi geçecekti. (10)
Venizelos 1 Mart 1915′de krala yazdığı bir başka mektupta ise şöyle diyordu:
“İngiltere Doğu Akdeniz’deki çıkarları bizim çıkarlarımızla mükemmelen bağdaşabilecek bir devlettir. S1913 Ocak ayında Londra’da Maliye Bakanı Lloyd George Deniz Bakanı Winston Churchill ve bendeleri arasında geçen görüşmeleri de bilen majesteleri için bu koşullar altında İngiltere tarafından Kıbrıs’ın Yunanistan’a terk edileceğini kabul etmek için hiç de aşırı bir iyimserlik olmayacaktır” (11)
Venizelos 30 Aralık 1918′de Paris’te toplanan Barış konferansında verdiği toprak isteklerinde ise şu bölgeleri talep ediyordu:
– Kuzey Epir (Güney Arnavutluk)
– Trakya-İstanbul ve çevresi
– Batı Anadolu
– Rodos ve Onikiada
– Pontus ve
– Kıbrıs
Venizelos 3 Şubat 1919′daki On’lar Konseyi Toplantısı’nda Kıbrıs’la ilgili olarak yaptığı konuşmada da şöyle diyordu:
“Kıbrıs adası konusunda niçin kesin bir istemde bulunmadığımız akla gelebilir. Bunu yapmayışımızın çeşitli nedenleri vardır. En önemlisi elli yıl önce İyonya Adaları’nı vermek suretiyle Yunan krallığının büyümesine yardım eden ilk devlet niteliğini kazanan ve savaş sırasında Kıbrıs’ı Kral Konstantin’e önermiş olan İngiltere’nin sonunda Kıbrıs’ı da Yunanistan’a verecek kadar lütufkar davranacağına inanmakta oluşumuzdur. Kısacası Yunanistan Kıbrıs Rodos Meis Oniki Adalar İmroz Bozcaada dahil olmak üzere bütün Doğu Akdeniz adalarını istemektedir.” (12)
Yunanistan’ın bu hedefleri bugün de geçerlidir.
Uzun yıllar Yunanistan’da gazeteci olarak görev yapmış olan Cem Başar 1982 yılı Ocak ayında Selanik’teki Yunan 3. Kolordu Karargah Kilisesi’nde yapılan Pazar ayininde papazın ellerini göğe açarak subay ve erlere şöyle seslendiğini ifade etmektedir:
“Ayasofya’nın 62 çanı milyonlarca canlı ve ölü Yunanlıya Fatih’in toplarının gürlemesiyle o gece Konstantinopolis’te yarım kalan ayine devam edileceğini müjdelemek için bir gün gene coşku ile çalacak. Bu efsaneyi gerçekleştirecek olan siz Yunan askerlerisiniz. Meryem Ana sizleri Türklerin mermilerinden koruyacak. İstanbul’u aldıktan sonra siz de soylu ve kahraman dedeleriniz gibi Hazreti İsa’nın ve tarihin huzurunda ölümsüzleşeceksiniz. Ulu Tanrı bu duanızı kabul eylesin(13).”
Cem Başar konuyla ilgili olarak Akropolis gazetesinden de şu alıntıyı aktarmaktadır:
“Türkler ile savaşmak gerekirse Yunanlı canavar kesilecektir. Biz Asya’nın derinliklerinden gelen bu barbar milletin Anadolu’daki Yunan topraklarına İstanbul’a İzmir’e Kıbrıs’a yerleşmesini unutamıyoruz. Bu bize ızdırap veriyor. Türkler bir savaş anında karşılarında kin ve nefret dolu savaşçılar bulacaklarını hatırlarından çıkarmasınlar(14).”
Cem Başar’ın konuyla ilgili bir başka önemli belirlemesi 1980 yılında Yunan Milli Araştırmalar Enstitüsü tarafından yapılan bir ankete göre Yunan halkının %60′ı Türkiye’yi düşman olarak görmesidir(15).
DİPNOTLAR
(1) Nurettin Türsan-Yunan Sorunu-5. 6. 1987 Ankara.
(2-3) Albert Sorel Avrupa ve Fransız İhtilali 1. Cilt MEB yayını 371-398
(4) a.g.e. s. 28.
(5) F. Kürşat – M. Altan-S Egeli Belgelerle Kıbrıs’ta Yunan emperyalizmi 1978. Sayfa 28-29.
(6) Selahattin Salışık Türk-Yunan İlişkileri-Tarihi ve Etniki Eterya-1968.
(7) Yunan Sorunu s. 37.
(8) Yunan Sorunu s. 7.
(9) a.g.e. s. 29.
(10) a.g.e. s. 46.
(11) a.g.e. s. 46.
(12) a.g.e. s. 51.
13) Başar Cem-; Yunan Oyunu 1988 s. 18.
14) Başar Cem-; Yunan Oyunu 1988 s. 21.
15) Başar Cem-; Yunan Oyunu 1988 s. 24.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir