IBM Araştırma ekibi tarafından üretilen, analog/dijital dönüştürücü prototip yonga 400 gigabitlik internet bağlantı hızına eriştiğini resmen duyurdu.
ABD nin San Francisco Uluslararası konferansında tanıttığı bu yonga ile 400 gigabitlik internet bağlantı hızına çıkıldığını resmen duyurdu.
Analog/dijital dönüştürücü prototip yonga hızını size tarif etmek gerekirse türkiyedeki en hızlı internetten 400 kat daha hızlı olduğunu diyebiliriz.
IBM in bu başarısı dünya teknoloji sektörünü oldukça heyecanlandırdı, düşünün ki 160 gigabyt lık bir Hd filim (2 saate yakın) birkaç saniyede indirdiğinizi düşünün müthiş olmazmı 🙂
ama çok sevinmeyelim, bu teknoloji evlerimize henüz girmeyecek, bu yongalar internet in ana hatlarında veri merkezlerinde kullanılacak.
IBM nin bu yonga yı geliştirmekteki asıl amacı şimşek hızında filim ve müzik veya büyük dosyalarınız en hızlı şekilde indirme.
Teknoloji nin geldiği nokta insanın başını döndürecek nitelikte.
1992 yılında 100 Gigabyt veri indirirken günümüzde, günlük trafik 20 milyon kat daha fazla, baş döndürücü bir gelişme
Illinois Üniversitesindeki araştırmalar sonuç vermeye devam ederse, bir süre sonra elinize 404 japon yapıştırıcısı alıp, plastik kırılmış bir parçayı doğru yere, doğru şekilde yapıştırmaya çalıştığınız günler geride kalacak.
Madde Bilimcisi Profesör Jianjun Cheng ve ekibinin amacı kimyasal bir değişim ile plastik bir parçanın üzeriindeki çatlakları iyileştirmenin de üzerinde. Profesör ve ekibinin amacı, ortadan ikiye bölünmüş bir plastik malzemenin kendi kendine kaynaması. Yani kısacası, kopan parçanın kopmadan önceki haline dönüşmesi.
Bu yeni madde, Poliüretan’nın yapsında ufak oynamalar ile meydana getirilmiş, meydana getirilirken de spandex, boya eklentileri ve daha bir çok malzeme kullanılmış. Meydana çıkan madde diğer kendi kendine eski haline dönen maddelere göre daha yumuşak, plastikten daha esnek bir forma erişmiş durumda. Ve bu özelliklerine rağmen, kendi kendine yapışması çok daha başarılı bir şekilde gerçekleşiyor.
Herhangi bir katalizatöre ihtiyaç duymadan bu işlemi oda sıcaklığında yapabilmesi ise bir hayli önemli bir gelişme sayılıyor. Araştırmacılar ortadan ikiye bölünmüş bir parçanın kendi kendisine bir günden daha az bir sürede birleştiğini gözlemlemişler. Tek yapılması gereken, kopan iki parçayı birbirine bastırmanız ve kopan parçaları bir gece yalnız bırakmanız gerekiyor. İşlem parçalar 37 dereceye ulaştığında kendiliğinden başlıyor, ki bu sıcaklıkta insan vücut ısısına eş. Bu maddeyi tasarlarken kş kilit nokta, polimerin içerisindeki moleküllerin tek tek birbirne bağlı olmasında.
Bu özellik maddeye daha elastik olmasının yanında, koparıldıktan sonra da kendinden sonra gelen molekülle daha kolay birleşmesine imkan veriyor. Numuneler bir çok kez takım tarafından başarıyla test edildi. Fakat ne zaman bu plastik maddeyi gererek limitlerin üzerine çıkardıklarında, sonuç başarısız oldu. Bu başarısızlığı, yara izi kalmış bir deriye benzetmişler. Madde ayrıca yıpranma ve aşınmaya karşı da dayanıklı olarak üretilmiş.
Herhangi bir hasarda kendi kendine iyileşirken, ufak çatlak ve çiziklerin ise daha hızlı sürede iyileştiğii gözlemlendi. Bu maddeden herhangi bir alet ya da cihaz yapmak için daha çok erken. Fakat maddenin üretiminde kullanılan içeriklerde herhangi sorun yaratacak bir şey bulunmamakta. Polimer madde su bazlı olup, katılaştıktan sonra formuna ulaşıyor. Bu maddenin kolay üretilebilir olması -ki hala deneysel bir madde- er ya da geç son kullanıcılara yönelik yeni maddelerin üretilmesinde kullanılacak gibi gözüküyor.
İZMİR Gediz Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş Uygun, dışa bağımlılığı azaltacak yeni teknolojiyle elektrik motoru geliştirdi.
TÜBİTAK desteği ile üretilecek motor; savunma sanayinde, insansız su altı araçlarında ve rüzgar türbinlerinde kullanılabilecek.
Gediz Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş Uygun, dışa bağımlılığa son verecek yeni elektrik motoru geliştirdi, TÜBİTAK da destekledi. Öncelikle su altı araştırma sistemleri için düşünülen 4kw gücündeki motor birçok yeniliği barındırıyor. Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştirme Programı kapsamında 18 ayda seri üretime hazır hale getirilip kullanıma sunulacak elektrikli motor yüzde 100 yerli teknoloji, insansız su altı araçlarında, savunma sanayisinde kullanılabilecek.
Yrd. Doç. Dr. Uygun, su altı elektrikli veya hibrit araçlar için tahrik ve tahrik destek sistemi olarak projelendirip TÜBİTAK’ın sahip çıktığı motorun, özellikle rüzgar türbinlerinde elektrik elde edilmesini sağlayan alternatör görevi görecek olmasının önemine işaret etti. Yrd.Doç.Dr.Uygun, “Bilimde artık biz de varız” dedirtecek yeni teknoloji hakkında, “Şu anki rüzgar türbinlerinde kullanılmakta olan alternatörlerde, tek rotorlu ve tek dönüşlü sistem üzerinden elektrik elde ediliyor. Yeni teknoloji ise çift rotorlu ve çift dönüşlü yapıyı destekler nitelikte olacak. Böylece birim-güç yoğunluğunun artmasıyla verimlilik yükselecek. Bu sayede rüzgar enerjisinden daha çok yararlanılacak ve bu çevreci kaynaktan daha çok ekonomik fayda sağlanmış olacak” dedi.
Gediz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş Uygun, yeni nesil yerli motorun su altı araştırmalarına ve savunma sanayisine katkılarını şöyle açıkladı:
“Uzaktan kontrol edilen otonom insansız deniz araçlarıyla su altında arama ve çeşitli bilimsel incelemeler gerçekleştirilebiliyor.
Hem daha güçlü hem de daha hafif olacak yeni motor sayesinde bu araçlar daha kolay kontrol edilebilecek, manevra kabiliyeti yükselecek. Böylece sualtındaki araştırmalarda araştırmacıların eli güçlenecek ve daha hızlı, daha iyi sonuçlar alınabilecek. Bu motor, denizaltılardan atılan torpillerde de kullanılabilme özelliğine sahip. Daha yüksek itiş gücü sağlayarak taarruz torpillerinin hızını, dolayısıyla menzilini artıracak. Bu yönüyle de savunma sanayisinde tercih edileceğini düşünüyoruz.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Fethiye Ali Sıtkı Mefharet Koçman Meslek Yüksekokulu Çevre Koruma Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Memiş Kesdek, Muğla’da bulunan iki yeni böcek türüne bölgenin isminden esinlenerek “Archicarabus wiedemanni sekiensis” ve “Procrustes coriacus muglaensis” adını verdiklerini bildirdi.
Kesdek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni tespit edilen böcek türlerinden birinin Seydikemer ilçesine bağlı Seki beldesinde, diğerinin ise il merkezinde tespit edildiğini anlattı.
Yaptığı çalışmayla yeni böcek türlerinin bilim dünyasına kazandırıldığını ifade eden Kesdek, böceklerin ait olduğu grubun isminin Yunanca Carabidae olan boynuzlu böcek” anlamına geldiğini, İngilizce’sinin “Ground Beetles”, Türkçe’de de “toprak böcekleri” veya “yer böcekleri” olarak adlandırıldığını söyledi.
Carabidae Coleoptera (Kın Kanatlılar) familyasından dünyada değişik alt familyalara bağlı yaklaşık 40 bin türün bulunduğunu vurgulayan Kesdek, Türkiye’de ise bin 100’ün üzerinde tür bilindiğini kaydetti.
Kesdek, bugüne kadar yaptığı araştırmalarda Türkiye’de Carabidae familyasına ait ve daha önce tanımlanmış çok sayıda türü makale olarak yayınladıklarını belirterek, “Bunlardan 2’si dünya için ilk defa bilim dünyasına kazandırıldı. Dünyada ilk kez tespit edilen bu 2 böcek ve özellikleri, Fransa’da bilim dergisi ‘Coléoptéres’ Dr. Thierry Deuve’ katkılarıyla dünyaya duyuruldu. Keşfedilen böceklere bulundukları yerlerin isimleri ‘Archicarabus wiedemanni sekiensis’ ve ‘Procrustes coriacus muglaensis’ verildi” dedi.
Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle başta böcekler olmak üzere çok çeşitli canlı gruplarını bünyesinde barındırdığına işaret eden Kesdek, bu özelliği sayesinde Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik açısından adeta bir kıta özelliği gösterdiğini vurguladı.
Geçmişte Anadolu’da yaşamış ancak günümüzde nesilleri tükenmiş birçok böcek türünün varlığının fosil kalıntılarından anlaşıldığını bildiren Kesdek, Türkiye’de bitki ve hayvan türlerinin fazla olmasının biyolojik zenginliğin bir göstergesi olduğunu, farklı araştırıcılar tarafından bugüne kadar dünyada 1 milyon 742 bin canlı türünün tanımlandığını, tahminlere göre yaklaşık 4 milyon 926 bin civarında canlı türü olduğunu ifade etti.
Kesdek, böceklerin dünya üzerinde yaklaşık 400 milyon yıldan bu yana yaşamlarını sürdürdüklerini, bilinen böcekler içerisinde kın kanatlılar takımının ise 350 bin türünün varlığının araştırıcılar tarafından belirlendiğini anlattı.
Çalışma konusu yer böcekleri veya toprak böcekleri familyasının sahip olduğu çok sayıda cinsler ve türleri ile bu takım içerisinde en büyük üçüncü familyayı oluşturduğuna dikkati çeken Kesdek, bütün böcek gruplarının ise yüzde 6-8’ini kapsadığını belirtti.
Her geçen yıl yeni tanımlanan türlerle bu sayının giderek arttığını, bunların çoğunun faydalı ve zararsız olmasına karşın, çok azının ekonomik düzeyde zarar yaptıklarını dile getiren Kesdek, şöyle konuştu:
“Bu familyaya ait türlerin büyük kısmı predatör (avcı) olarak sümüklü böcekler, salyangozlar, topraktaki ve doğadaki birçok böcek larvalarıyla beslenmektedir. Carabidae türleri ile ilgili faunistik araştırmaları daha çok Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde Erzurum, Erzincan, Kars, Ardahan, Iğdır ve Artvin illerinde yaptım ancak az da olsa diğer illerinden de toplanan bu gruba ait böcekleri yayınladım.”
Yabancı bilim adamları ülkemizdeki türleri yurt dışına taşıyor iddiası
Kesdek, Türkiye’de böcek gruplarında özellikle yerli araştırmacılar tarafından yapılan faunistik ve sistematik çalışmaların sayısının çok az olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
“Sınırlı olan bu çalışmalar ise daha çok yabancı araştırıcılar tarafından yapılmış, çok sayıda yeni türler tanımlanmıştır. Özellikle turistik amaçla ülkemize gelen pek çok yabancı bilim adam, turistik gezintileri veya yürüyüşleri bahane ederek farklı bölgelerden veya lokalitelerinden birçok canlı türü ülkelerine götürmekte ve yeni olarak kaydetmektedir. Yeni buldukları böceklere veya hayvanlara telaffuz edemeyeceğimiz isimler vermektedirler. Hatta üzülerek belirteyim ki Doğu Anadolu’dan buldukları böceklere ‘ermenicus’, Karadeniz bölgesinden buldukları yeni türe ise ‘ponticus’ gibi isimler verdikleri görülmektedir. Bunlar bizi üzmektedir.”
Vatandaşlar ihbar etsin
Yrd. Doç. Dr. Kesdek, yürütülen çalışmalarda vatandaşların da kendilerine destek vermelerini istedi.
Ormanlık alanlarda kendilerine turist süsü veren şüphelendiklerin ihbar edilmesini isteyen Kesdek, “Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğüne veya güvenlik güçlerine bu kişileri bildirmelerini halkımızdan rica ediyorum. Yeni böcek türü tespit etmemden daha çok halkımızın dikkatlerini bu noktaya çekmeyi amaç edindim. Önceki yıllarda da Erzurum ve Artvin’den dünya için 2 yeni böcek türü tanımlamıştık ve o dönemde yakın illerdeki valiliklere bu konuda yazı göndermiştik. Bunların dikkate alınacağını ve vatandaşlarımızın bu konuda hassas davranacaklarını ümit ediyoruz” diye konuştu.
Kaynak: AA
3D Printer kullanarak protez el yapan mucit Mason Wilde daha 16 yaşında ancak yaşıtları gibi oyun oynamak yerine yapmış olduğu El protezi ile 9 yaşındaki Matthew’e umut oluyor.
Mathew doğuştan sağ elinde başparmağı haricinde diğer parmakları gelişmeden doğmuş. Kısa bir süre önce de Mathew’in ailesi Louisburg Lisesinden Mathew için bir proje yapmaları için yardım istemiş. Çünkü gerçek bir protez in maliyeti aileyi fazlasıyla zorluyormuş. Bu talebin ardından Mason Wilde protezin 3D baskı ile çok daha ucuza mal edilebileceğini öne sürerek Mathew için 3D baskı protezi meydana getirmiş.
3D baskı protez el eli açma kapama imkanı sağlarken kalem tutmak gibi daha esneklik gerektiren hareket kabiliyetine ise şuan için sahip değil ancak 3D baskı protezin mucidi Mason zaman içerisinde protezin geliştirilebileceğini söylüyor.
Matthew’in durumu 10.000 doğumda bir görülen nadir bir durum ve doğuştan el yada ayak gibi uç uzuvların gelişmemesi şeklinde kendini gösteriyor ve neden olduğunu ise şuan için modern tıp açıklayamıyor. Bunun yanı sıra gerçek bir protezin maliyeti 18.000 dolar civarında iken Mason Wilde’ın yaptığı ve robot eli olarak isimlendirdiği protez Mathew’in annesini çok sevindiriyor. Bunun nedeni ise Mathew’in annesi Jennifer’ın hiçbir sosyal güvencesinin bulunamaması.
Osaka Üniversitesi ve Tokyo Tarım ve Teknoloji Üniversitesi, ilginç bir yakıt hücresi geliştirdiler.
Araştırmacılar batarya taşıyan hamamböceklerini kontrol edip sensör olarak kullanmayı başarmışlardı. Yeni yakın hücreleriyle, sensörler artık böceğin vücut sıvısıyla çalışıyor. Gövdeye yerleştirilen küçük bir iğneyle çekilen trehalose isimli maddenin, aynı zamanda çekirge, arı ve hatta karides gibi başka canlılarda da bulunduğunu hatırlatalım. Bir süredir üstüne uğraşılan teknoloji,böceğin sadece kendini besleyerek çalışmasını sağlıyor. 3D yazıcıdan çıkarılan bir hücre, tek bir hamam böceğinden enerji üretmeyi başarmış.
Gediz Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Gedizli öğrenciler, tasarladıkları araçla Hollanda’daki uluslararası yarışa Türkiye’den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
Otomotiv teknolojileri üzerine araştırmalarını sürdüren, Gediz Teknoloji Takımı (G-TECH), yakıt tüketimi azaltılmış, performansı ise artırılmış seri hibrit araçlar üzerinde çalışıyor. Makine ve elektrik-elektronik mühendisliği öğrencileri, danışman hocalarıyla 1 litre benzinle bin kilometre gidebilen otomobil tasarladı.
Benzinin önce elektriğe, ardından da mekanik enerjiye çevrildiği, yakıt kaybının en aza çekilip, yüksek verimliliğin elde edildiği sistem, yurt dışında yankı buldu. Gedizli gençler, 15-18 Mayıs tarihleri arasında Hollanda’da yapılacak Shell Eco-Maraton’a prototip benzinli araçlar kategorisinde Türkiye’den katılmaya hak kazanan tek ekip oldu.
G-TECH, montajına başladıkları Gediz Gasoline Car 2 (GGC2) adını taşıyacak otomobilleriyle, 26 Avrupa ülkesinden 229 takım arasında Türkiye’yi temsil edecek.
Açıklamada ifadelerine yer verilen Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Solmaz, GGC2’nin kategorisinde seri hibrit mimarisini taşıyan tek araç olarak dikkatleri çektiğini açıklayarak, şunları kaydetti:
“Bu sene benzin motorunun atıl ısıl enerjisini geri kazandıran ve enerji verimliliği sağlama özelliği bulunan daha gelişmiş bir araç tasarladık. Aerodinamiği, yürüyen aksamı ve direksiyon sistemiyle üstün özelliklere sahip. Otomotiv sektörünün yakından takip ettiği, önümüzdeki süreçte yaygın kullanıma başlanması planlanan hibrit araçlar teknolojisine katkımızı daha yukarıya taşımak istiyoruz. Bu amaçla tamamen bizim üretimimiz olacak, yeni ve yüksek verimli bir benzinli motor yapıp, bir litre benzinle 5 bin kilometreye varan menzile ulaşmayı hedefliyoruz. Otomotiv teknolojilerine meraklı öğrencilerimizle beraber buna da başaracağımıza inanıyoruz.”
Dünyayı birbirine bağlayan internet kabloları, deniz, okyanusların altından işte böyle geçiyor!
Evinizde internet e bağlanmak için kablosuz ağımız a bağlanıyor olsak da dünyada internet i ayakta tutan omurga hala kablolara dayanıyor, bu kablolar da kıtalar arasında, denizlerin, okyanusların arasında uzanıyor.
İnternetin su altı kablolarını gösteren bu harita, teknolojinin hala kablolara ne kadar bağımlı olduğunu ortaya koyuyor. Haritaya göre şu anda dünyada 263 aktif su altı internet kablosu yer alıyor.
2015 yılında devreye girece 22 kablo için de çalışmalar devam ediyor. Eğer harita biriktirmek gibi bir alışkanlığınız var ise bu haritanın tam boy bir kopyasını da 250 dolar karşılığında sipariş verebiliyorsunuz…
Gelişen bilgi teknolojileri ve yaygınlaşan İnternet, otomotiv sektöründe ilginç fikirlerin çıkmasına yol açıyor. Şimdi evde kendi başına monte edebileceğiniz Tabby isimli bir araç üretildi.
Her ne kadar ilk bakışta öyle görünmese de, bu araç otomobil endüstrisinde devrime yol açabilir. Kendi başınıza monte edebileceğiniz Tabby‘nin üreticileri, otomobilin bu baharda caddelerde boy göstermesini umuyorlar.
Tabby‘nin tasarımcısı Ampelio Macci: “Ben ve arkadaşım Francisco Liu bu fikri yıllar önce geliştirdik. Piyasaya yeni bir ürün getirmek istiyorduk. Yani çevre dostu ve birçok insanın bütçesine uygun fiyatta olan bir otomobil.”
Elektrikli mi istersiniz yoksa hibrit mi?
500 euro değerindeki otomobil şasisinin kurulumu yaklaşık bir saat sürüyor. Müşteri iki ya da dört koltuk arasında seçim yapabiliyor. Ayrıca müşteri tercihini elektrikli, içten yanmalı veya hibrit motordan yana kullanabiliyor.
Tabby‘nin proje planı internet te rahatça bulunabilir. Açık kaynak prensibine dayanarak bilgiler özellikle kamuda paylaşılmış.
Mühendis Carlo Savastano: “Amacımız, dünyanın en iyi mühendislerinin otomobil e katkıda bulunması. Yani onların kolektif zekalarını kullanmak. Tabby fikrinden etkilenen herkes, eğer isterse, otomobil i internet üzerinden geliştirebilir.”
Başka otomobil firmaları internet i çoktan bir tür geliştirme laboratuarı olarak kullanmaya başladı. ABD’den Local Motors gibi. Firma internetteki takipçileri sayesinde Rally Fighter adında yepyeni bir otomobil geliştirdi.
2010 yılında otomobil piyasaya sürülse de müşteriler yeni ürüne beklenen ilgiyi göstermedi. Şimdiye kadar modelden sadece 60 tane satıldı.
Birkaç yıl önce Alman tasarımcı Bernd Michalak, C7‘yi geliştirdi. C7‘de Tabby gibi müşteriler tarafından monte edilip, internet te geliştirilebiliyor. Fakat bu araç da arzu edilen ilgiyi çekemedi, sadece yaklaşık bir düzine satılabildi.
Peki, Tabby’nin piyasadaki şansı ne?
“Aracı monte etme eğlenceli bir fikir. İnsanlar, otomobili kendileri monte ettiği için kesinlikle araçla farklı bir bağ kuracaklardır.”
“Fikir kafama yatmıyor. Şimdi sahip olduğumuz otomobilimiz hem güvenli hem de büyük. Otomobilimizden vazgeçmeyi düşünmüyoruz.”
Uzmanlar Tabby‘nin potansiyelini değerlendirdi
Johannes Hübner yıllardan beri otomobil sektöründeki trendleri takip ediyor. Hübner’e göre Tabby‘nin potansiyeli var.
Mobil Gelecek Enstitüsü’nden Johannes Hübner: “İş Tabby‘yi şipariş edip şasinin eve gelmesiyle bitmiyor. Otomobil i günlük hayatta kullanabilmem için aracı hava şartlarına karşı koruyabilecek şekilde nasıl monte etmem gerektiğini düşünmem lazım. İnternet in, İskandinavya’da soğuktan korunmak için monte edilen kaportayı Afrika’da değişen ihtiyaca göre nasıl kurulacağını düşünen yatırımcıları kendisine çekmesi lazım.”
Tasarımın geliştirme çalışmaları ilk meyvesini verdi. 6 bin euro ödeyerek bu otomobil ile Avrupa sokaklarında dolaşabilirsiniz. Yeni fikirler ise taslak halinde.
Johannnes Hübner’e göre Tabby‘nin temel tasarımı gelecek vaat ediyor: “Ellili yıllardan beri söz konusu olan kendi başına monte etme fikrinin kendisi bile gelecek için çok ilginç. Bir Smart ya da VW Lupo aldığım zaman, bunlarla kar temizlemek için ya da sörf tahtası taşımak için kullanılabilecek parçalar gönderilebiliyorsa, asıl potansiyel budur.”
Müşterilerin kendi başlarına monte edebilecekleri otomobillerin dünya çapında sokaklarda dolaşıp dolaşamayacağı ise zaman gösterecek.
ABD’de geliştirilen ve elektrikle çalışan tek tekerlekli scooter, 16 km yol yapabiliyor.
ABD’nin Portland şehrinde geliştirilen elektrikle çalışan tek tekerlekli scooter RYNO, 5.300 dolara satışa sunuldu.
Saatte 16 Km hıza ulaşabilen, dolu şarjla 16 km yol yapabilen scooter ı geliştiren uzmanlar, içerisinde bulundurduğu otomatik denge teknolojisi sayesinde sürücülerin düşmesinin imkansız olduğunu iddia ettiler.
Daily Mail‘in haberine göre, RYNO Motors firmasının özellikle evi ve iş yeri arasında sıklıkla gidip gelen tüketiciler için ürettiği scooter ın, trafik sorununda, pahalı park yerlerinden kaçmakta yardım sağlayacağı öngörülüyor.
Ürettikleri RYNO hakkında açıklama yapan firma, RYNO yolların sahibi olmakla ilgili değil, ancak yol ve yan yolları paylaşmakla, yavaş hareket edilse de varılması gereken noktaya aynı zamanda, daha az stresle varmakla ilgileniyor, diye belirtiyor.
Sürücünün hareketleri ile ilerleyen RYNO‘da, hızlanmak için öne ve yavaşlamak için geriye doğru eğilmek gerekiyor.
Scooter‘ın içerisinde bulunan otomatik dengeleyici teknoloji, sürücünün çok eğildiği durumlarda otomatik olarak devreye girerek, kendisini tekrar doğru pozisyona getiriyor. RYNO‘nun 57 kilo ağırlığında olduğunu belirten firma, scooter ın meyilli yollarla başa çıkabileceğini söylüyor.